22 Ağustos 2017 Salı


DÖRT ANLAŞMA


KULLANDIĞIN KELİMELERİ ÖZENLE SEÇ
HİÇBİR ŞEYİ KİŞİSEL ALMA
VARSAYIMDA BULUNMA
DAİMA YAPABİLDİĞİNİN EN İYİSİNİ YAP


Toltek Bilgeliği ile ilk ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum, hatırladığım tanıştığım andan itibaren sevdiğim ve hayatıma dahil ettiğim..

Tüm yaşamın ana ögesinin “ilişki” olduğunu düşünüyorum. Sende hayatına baktığında sevgili okuyan, her bir anının çeşit çeşit ilişkiler ile çepeçevre sarılı olduğunu göreceksin. Bahsettiğim sadece ailenle kurduğun ilişki veya sevdiğinle, iş arkadaşlarınla yürüttüğün ilişkiler değil. Servis şoförü, marketteki adam, kasadaki kız, yemeğini getiren garson, sokağındaki evsiz gibi hayatının herhangi bir yerine dokunan herkestir kastettiğim. Sadece kişiler de değil üstelik, sözcüklerini duyamadıklarımız da var, mesela doğa ile kurduğun ilişki, mesela dünya ile kurduğun, evren ile kurduğun veya maddi varlıklarınla işin, araban, evin gibi...

Bir başka deyişle bana göre “yaşam eşittir ilişki”.

Hayatı ne kadar kaliteli ve doyurucu yaşadığın, işte tüm bu ilişkilerin sonucunda ortaya çıkıyor.

Ve bu ilişkilerin başlangıç noktası sözler... hatırla, önce söz vardı, demişti kadim kitaplardan biri...Her şey dudaklarından dökülen kelimelerle başlıyor. Artık biliyorsun, söz büyüdür. İşte bu nedenle daha yeni açmışken gözlerini ve başlamışken yeni güne ilk sözcüğün o günün belirleyicisi oluyor aslında.  Pencerenden baktığında yağan yağmurla, kapayan gökyüzü ile, yakıcı güneşle kavga etmek de seçimin, gülümseyerek ve tüm içtenliğinle merhaba demek de. Hayat seçimlerden ibaret diyoruz ya gitme o kadar uzağa sevgili okuyan, hayat dediğin şey şu anda başlıyor. Ve sen şu anda da bir seçim yapıyorsun. Kullandığın her bir kelime çok çok değerli, yaydığı enerji çok çok güçlü. O yüzden dikkatli ol derim konuşurken, ne dediğini önce sen duy.

Birilerinin sözsel veya davranışsal hakareti ile karşı karşıya kaldığında, tepki vermeden önce de dur ve düşün. Sana yapılan veya söylenen değil orda özne olan, karşındaki kişinin iç dünyası bunları ona yaptıran. Bunun bilincinde ve farkında olarak yaklaş gelişen duruma. Bu bakış açısı ile baktığında olanlara, karşılaştığın hiçbir şeyi kişisel almadığını göreceksin. Canını sıkan şey seninle değil karşındaki ile ilgilidir. Unutma ne hissediyorsan o enerjiyi yayarsın. Mutsuz insan mutsuzluk enerjisi yayar, öfkeli insan öfke enerjisi yayar, sevgiyi bilen kişi de sevgi enerjisi yayar. Sana rastlayan mutsuz öfkeli kırgın vs. ise bırak o kendi yoluna gitsin, sen kendi sevgi şefkat ve sakin yoluna...

Dedikodu yapmayı, varsayımlarla hareket etmeyi seven bir milletiz. Konuştuğumuz kişilerin nasıl bir ruh hali içinde olduğunu, hangi yollardan geçtiğini, büyüdüğü çevreyi vs. düşünmeyiz. Konuşuruz konuşuruz, ne de olsa her şeye dair fikirleri olan insanlar topluluğudur bu topraklar. İşte artık bundan vazgeçmelisin sevgili okuyan, biri hakkında konuştuğunda durmalı ve farkına varmalısın. Bu konu benim başıma gelseydi ben nasıl davranırdım, ben olsam ne yapardım, acaba bu olaydan öncesi ne idi gibi sorular sormalısın. Ve bunları sormaya başladığında, artık bunun gibi seni hiç beslemeyen, gelişimine hiç mi hiç katkısı olmayan mevzulardan uzak durduğunu göreceksin.

Ve ilişkilerin tepe yaptığı yerdesin şimdi, kendinle kurduğun ilişki. Kendin ile, öz varlığın ile, ismin ile, ruhun ile kurduğun ilişkiye lütfen bak. Lütfen bunun için vakit ayır ve bak buna. Sağlıklı bir ilişki kurabilmek için öncelikle mükemmel olmaktan, hep haklı olmaktan, hep doğru olmaktan vazgeçmelisin sevgili okuyan, çünkü sen zaten mükemmelsin. Üzeri toprakla, çamurla kaplı mücevher gibisin. Yapman gereken tek şey o çamurdan kirden arınmak. Ayrıca mükemmel olma gayretine girmene hiç gerek yok. Bu konuda kendine yüklenme lütfen, olmayan ve olamayacak silüetlerin peşinden koşacağına olabildiğinin en iyisi ol, yapabildiğinin en iyisini yap. İçin rahatsa, gönlün eminse tamamdır olmuştur demektir. Birilerin senden beklediği kişi olma gayreti yerine, tüm gayretini bu dünyaya ne olmak için geldiysen ona ver. Her ne yapıyorsan yapabildiğinin en iyisini yap, kurduğun ilişkiler içinde bu böyle yaptığın işler içinde...


Pek kitap önermem çünkü herkesin ihtiyacı olduğu anda ihtiyacını karşılayacak metnin karşısına çıkacağına inanırım.. 

Bu kez farklılık yapıyor ve Don Miguel Ruiz’in “Dört Anlaşma” adlı kitabını öneriyorum :) 

Ne yani içimden gelene dur mu diyeyim :))


Hadi sevgili okuyan, sen de kendini hazır hissettiğinde, bi kaç sayfasını çevirmeye ne dersin?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GİTME Bİ YERE Tanıştığımızda yazın ilk ayıydı. Küçük bir odada kalorifer peteğinin önünde masmavi bakıyordun bana.         ...