DÖRT ANLAŞMA
KULLANDIĞIN KELİMELERİ ÖZENLE SEÇ
HİÇBİR ŞEYİ KİŞİSEL ALMA
VARSAYIMDA BULUNMA
DAİMA YAPABİLDİĞİNİN EN İYİSİNİ YAP
Toltek Bilgeliği ile ilk
ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum, hatırladığım tanıştığım andan itibaren
sevdiğim ve hayatıma dahil ettiğim..
Tüm yaşamın ana ögesinin
“ilişki” olduğunu düşünüyorum. Sende hayatına baktığında sevgili okuyan, her
bir anının çeşit çeşit ilişkiler ile çepeçevre sarılı olduğunu göreceksin.
Bahsettiğim sadece ailenle kurduğun ilişki veya sevdiğinle, iş arkadaşlarınla
yürüttüğün ilişkiler değil. Servis şoförü, marketteki adam, kasadaki kız,
yemeğini getiren garson, sokağındaki evsiz gibi hayatının herhangi bir yerine
dokunan herkestir kastettiğim. Sadece kişiler de değil üstelik, sözcüklerini
duyamadıklarımız da var, mesela doğa ile kurduğun ilişki, mesela dünya ile
kurduğun, evren ile kurduğun veya maddi varlıklarınla işin, araban, evin
gibi...
Bir başka deyişle bana
göre “yaşam eşittir ilişki”.
Hayatı ne kadar kaliteli
ve doyurucu yaşadığın, işte tüm bu ilişkilerin sonucunda ortaya çıkıyor.
Ve bu ilişkilerin
başlangıç noktası sözler... hatırla, önce söz vardı, demişti kadim kitaplardan
biri...Her şey dudaklarından dökülen kelimelerle başlıyor. Artık biliyorsun,
söz büyüdür. İşte bu nedenle daha yeni açmışken gözlerini ve başlamışken yeni
güne ilk sözcüğün o günün belirleyicisi oluyor aslında. Pencerenden
baktığında yağan yağmurla, kapayan gökyüzü ile, yakıcı güneşle kavga etmek de
seçimin, gülümseyerek ve tüm içtenliğinle merhaba demek de. Hayat seçimlerden
ibaret diyoruz ya gitme o kadar uzağa sevgili okuyan, hayat dediğin şey şu anda
başlıyor. Ve sen şu anda da bir seçim yapıyorsun. Kullandığın her bir kelime
çok çok değerli, yaydığı enerji çok çok güçlü. O yüzden dikkatli ol derim
konuşurken, ne dediğini önce sen duy.
Birilerinin sözsel veya
davranışsal hakareti ile karşı karşıya kaldığında, tepki vermeden önce de dur
ve düşün. Sana yapılan veya söylenen değil orda özne olan, karşındaki kişinin
iç dünyası bunları ona yaptıran. Bunun bilincinde ve farkında olarak yaklaş
gelişen duruma. Bu bakış açısı ile baktığında olanlara, karşılaştığın hiçbir
şeyi kişisel almadığını göreceksin. Canını sıkan şey seninle değil karşındaki
ile ilgilidir. Unutma ne hissediyorsan o enerjiyi yayarsın. Mutsuz insan
mutsuzluk enerjisi yayar, öfkeli insan öfke enerjisi yayar, sevgiyi bilen kişi
de sevgi enerjisi yayar. Sana rastlayan mutsuz öfkeli kırgın vs. ise bırak o
kendi yoluna gitsin, sen kendi sevgi şefkat ve sakin yoluna...
Dedikodu yapmayı, varsayımlarla hareket etmeyi seven bir milletiz. Konuştuğumuz kişilerin nasıl
bir ruh hali içinde olduğunu, hangi yollardan geçtiğini, büyüdüğü çevreyi vs. düşünmeyiz.
Konuşuruz konuşuruz, ne de olsa her şeye dair fikirleri olan insanlar
topluluğudur bu topraklar. İşte artık bundan vazgeçmelisin sevgili okuyan, biri
hakkında konuştuğunda durmalı ve farkına varmalısın. Bu konu benim başıma
gelseydi ben nasıl davranırdım, ben olsam ne yapardım, acaba bu olaydan öncesi
ne idi gibi sorular sormalısın. Ve bunları sormaya başladığında, artık bunun
gibi seni hiç beslemeyen, gelişimine hiç mi hiç katkısı olmayan mevzulardan
uzak durduğunu göreceksin.
Ve ilişkilerin tepe
yaptığı yerdesin şimdi, kendinle kurduğun ilişki. Kendin ile, öz varlığın ile,
ismin ile, ruhun ile kurduğun ilişkiye lütfen bak. Lütfen bunun için vakit ayır
ve bak buna. Sağlıklı bir ilişki kurabilmek için öncelikle mükemmel olmaktan,
hep haklı olmaktan, hep doğru olmaktan vazgeçmelisin sevgili okuyan, çünkü sen
zaten mükemmelsin. Üzeri toprakla, çamurla kaplı mücevher gibisin. Yapman
gereken tek şey o çamurdan kirden arınmak. Ayrıca mükemmel olma gayretine
girmene hiç gerek yok. Bu konuda kendine yüklenme lütfen, olmayan ve olamayacak
silüetlerin peşinden koşacağına olabildiğinin en iyisi ol, yapabildiğinin en
iyisini yap. İçin rahatsa, gönlün eminse tamamdır olmuştur demektir. Birilerin
senden beklediği kişi olma gayreti yerine, tüm gayretini bu dünyaya ne olmak
için geldiysen ona ver. Her ne yapıyorsan yapabildiğinin en iyisini yap,
kurduğun ilişkiler içinde bu böyle yaptığın işler içinde...
Pek kitap önermem çünkü
herkesin ihtiyacı olduğu anda ihtiyacını karşılayacak metnin karşısına
çıkacağına inanırım..
Bu kez farklılık yapıyor
ve Don Miguel Ruiz’in “Dört Anlaşma” adlı kitabını öneriyorum :)
Ne yani içimden gelene
dur mu diyeyim :))
Hadi sevgili okuyan, sen de kendini
hazır hissettiğinde, bi kaç sayfasını çevirmeye ne dersin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder