1 Temmuz 2015 Çarşamba


GÖKTE NE VARSA


Bugün dolunay ya... bugün Jüpiter Venüs’e kavuştu ya...  bi de Uranüs uzaktan uzaktan göz kırpıyor ya... Birçoğumuzda bi enerji patlaması sorma gitsin. Boşuna dememiş kadim bilgeler “gökte ne varsa yeryüzünde de aynısı olur” diye.

Astrologlar böylesi zamanlar için tüm kapılar açılır diyor, isteyin olsun, ol de olsun diyorlar. Öyle güçlü enerjiler dolaşıyor anlayacağın. Şimdi bunu okuduğunda ya dudak büküyorsun hadi canım diye ya da hadi ya olur mu olur diyorsun. Ve o anda da seçimini yapıyorsun zaten. Her daim olduğu gibi.
Bir yandan bulunduğu alanının dışına çıkmak istemeyen insanoğlu diğer yandan onu da isterim bunu da isterim diye tutturmuş gidiyor. Her seçim bir vazgeçiş olduğuna göre, olmasını istediğin şeylerin yaşamına girmesiyle birlikte ödeyeceğin bedele de hazır mısın? Ki bu bedel lafı korkutmasın seni, bedel her zaman kan revan içinde kalmak demek değildir, öğrendiklerini yaşama aktarmaktır çoğu kez.

Dediğim gibi her seçim bir vazgeçiştir, yeni seçiminle birlikte bıraktıklarını gönül rahatlığı ile, görevlerini yerine getirdiklerinin ve artık bırakman gerektiğinin anlayışı ve kavrayışı ile bırakabilecek misin? Dur hemen her ilişkini, işini, aileni vs. hayatında olan herşeyi bu gözle inceleme. İncelemen gerekenler zaten gündemindedir, ötesine geçmene gerek yok.

Bugün bir arkadaşım “zorunlu olduğum için çalışıyorum” dedi, son derece mutsuz bir ifade ile. “e o halde, mutlu olma olasılığın olan yeni işini bulmak için neler yapıyorsun” dedim. Cevap hiçbirşey idi. Bahsettiğim konforlu alan bu işte. Mevcut işi epey uzun zamandır çalıştığı bir yer, nerden ne geleceğini az çok kestirebiliyor, sosyal hakları, çalışma düzeni belli. İşte konfor alanı bu bilinirlilik. Yeni iş, hem mutlu olma olasılığını barındırıyor hem de yeni gelebilecek golleri. E denemeden nereden bileceksin. Montaigine “nereye gideceğini bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez” demiş, e doğru da demiş hani. Arkadaşımın durumu özetle budur, mutsuzum zorunluluktan çalışıyorum. Eee bunun değişmesi için ne yapıyorsun demezler mi adama?

Bir diğer örnek anlatayım sana. Bahsedeceğim kişiyi neredeyse otuz yıldır tanıyorum, . Yaşım ilerleyipte onunla ilişkiler konusunda konuşabilecek hale geldiğime karar verdiğinden beri eşinden şikayet eder, huysuzluğundan, ilgisizliğinden, özensizliğinden, aldatmasından, artık dayanamayacağından ama çocukları için dayandığından vs... Neden kendine yeni bir yaşam kurmayı denemiyorsun neden kendine sevme sevilme şansı vermiyorsun dediğimde e çocuklar için diyor e bu yaştan sonra ne yapayım diyor. Benim nazarımda söylenenlerin tamamı kendini ikna etmek için söylediği içi bomboş sözler. O da konfor alanından ayrılmak istemiyor özünde, şikayet ettiği herşey bildiği şeyler, süpriz yok, bi şekilde bir dil de tutturmuşlar aralarında, saygıdan sevgiden vazgeçerek sürdürüp gidiyorlar evliliklerini. Ama iş şikayet etmeye gelince en çok bu insanların sesini duyarsın sürekli anlatan ama harekete geçmeyen.

Senin de vardır çevrende bu örneklerden. Belki de bizzat sen yaşıyorsundur bu ve benzeri hikayeleri.

Ya sevip söyleyemeyenler, aşklarını itiraf edemeyenler? Bekleyip duranlar, neyi beklediklerini bilmeden? Hani bir reklam var ya “ seviyorsan ara bence” diyor. Aynen katılıyorum, ara elbette. Ne kaybedersin ki arayarak, sorarak, onu sevdiğini söyleyerek? En fazla sana o hissi duymuyordur.. e ne olur ki duymuyorsa en azından olmayacağını bilirsin, hayatına yeni alanlar açabilirsin. Biliyorsun artık, boşluk olmayınca yenisi gelmiyor.

Bugün dolunay ya... bugün Jüpiter Venüs’e kavuştu ya...  bi de Uranüs uzaktan uzaktan göz kırpıyor ya... hadi kendine bir iyilik yap ve kendine zaman ayır. Hayatında neler değişmeli, neler devam etmeli, nereleri iyileştirmelisin bir bak. Hiç değilse enerjisi yüksek bugünde yap, geçmişse zaman okuduğun andır doğru olan, okuduğun zaman yap.


Unutma yaşadığın hayatı sen yaratıyorsun. Özlemlerinde, hüzünlerinde, sevgilerinde senin yansıman. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GİTME Bİ YERE Tanıştığımızda yazın ilk ayıydı. Küçük bir odada kalorifer peteğinin önünde masmavi bakıyordun bana.         ...