GEÇMİŞ VE GELECEK
Ben gelecek hakkında ilgileniyorum,
çünkü hayatımın geri kalanını orada yaşayacağım.
Charles Kettering
Neler yaşadığına, o an zihninde, beyninde, ruhunda neler olduğuna bakalım şimdi.
Beyin son derece karmaşık bir o kadar da mükemmel olan yanımız. Sen yaşamın boyunca hem sürüngen beynini, hem duygusal beynini hem de görsel beynini kullanıyorsun. Sürüngen beynin oldukça yaşlı, 250 milyon yıl kadardır seninle. Seni tehlikeler, saldırılar karşısında korumakla görevlidir ve sana “kaç ya da savaş” der. Duygusal beynin ise duygularını kontrol eder, bu beyin de seninle 50 milyon yıldır birlikte. İkisi o kadar uzun zamandır beraberdir ki, artık çok uyumlu bir birliktelikleri vardır.
Bir başka deyişle, duygusal beynin sürekli duygularını kontrol eder, sürüngen beynin ise fiziksel oluşumlarını. Sürüngen beynin hayatta kalma dürtüsünü desteklediğinden, duygusal inişlerinde hemen gardını alır ve seni o anlarda savunmaya veya kaçmaya yönlendirir, yani kendini tehdit altında hissettiğin her durumda bil ki, büyük ihtimal bu iki beyninin kontrolü altındasın.
Duygusal beynin oldukça ilginçtir, geçmişi bugün gibi, şimdi gibi, şu anda gibi yaşar ve sana da yaşatır. Ve yaşarken de o anın tüm duygu yoğunluğunu da beraber yaşatır. Yani sen geçmişteki herhangi bir şeyi düşünmeye başladığında, duygusal beynin olay “şimdi” oluyormuşcasına yaşar ve hisseder, işin ilginci bu hissedişe, yaşayışa bedenin de aynı şekilde karşılık verir. Maalesef hatırlanan konuların çoğu da negatiftir, üzen kızdıran, ağlatan öfkelendiren konulardır. Hal böyle iken her canını sıkan mevzuyu düşündüğünde kendine neler yaptığına bak lütfen. Senin her hatırlayışını, sürüngen beynin saldırı olarak algılar. “Savaş veya kaç” diyen sürüngen beynin ile duygularını yöneten duygusal beynin birlikte hareket eder ve sen tekrar tekrar kızarsın, üzülürsün. Zihininde geçmişte olan veya hiç olmayan ama keşke deseydim dediğin cümleleri kurarsın. Sen kızarsın, bedenin kasılır, ruhun daralır vs. vs. vs. Hele bir de o vakitleri düşünüp şimdilerde bir karar almaya çalışıyorsan vay haline. Bil ki çok büyük ihtimal ile sonrasında seni memnun etmeyen kararlar alacaksın...
Peki ne yapmalı, ne yapmalı da kendini korumalı? Öyle ya hangimizin, zaman zaman da olsa, düşündüğümüzde bizi kötü hissettiren anıları yoktur ki?
Yazının başında beynin 3 lü yapısından bahsetmiştik, ikisinden kısaca bahsettik şimdi işin sırrı olan kurtarıcı olan üçüncü bölümden bahsetmek zamanı. Görsel beynin diğer iki beynine göre oldukça genç, sadece 2 milyon yıldır seninle birlikte, dolayısıyla onu diğer iki beynin kadar etkin kullanmıyorsun henüz. Etkin kullanman diyorum çünkü görsel beynin ancak özenin ve ilgin ile gelişir ve geliştikçe seni de değiştirir, dönüştürür.
Sürüngen ve duygusal beynin, önceden ulaşılan sonuçlar tarafından düzenlenir. Dolayısıyla benzer olay ve durumlar karşısında benzer kararlar alır, tavırlar gösterirsin. Oysa görsel beynini çalıştırdığında, geçmişten ve şu andan uzaklaşır ve tamamen geleceğe odaklanırsın. Dolayısıyla geleceğin ile ilgili olarak son derece güçlü fikirlerle desteklenebilirsin. O anda olan nedir biliyor musun? Görsel beyninde eski inançların, kalıpların, seni memnun etmeyen sonuçların, bugününü desteklemeyen kararların yoktur! Sadece yeni fikirlerin, yepyeni düşüncelerin, olasılıkların vardır ve en güzeli bunlar sonsuzdur. Yaratıcı kısmın budur, yeni yaşamın burada başlar. Ve bu senin yaşam yolunda en büyük taraftarın, en güçlü yoldaşındır.
Görsel beynini etkin kılmak istediğinde, öz değerlerin ile bağlantılı resimler çizmeye çalış. O resimde yaşa. Bunun içinde geniş odaklı düşün ve olumlu seçeneklerine odaklan.
Unutma lütfen, görsel beynini bir başka deyişle görüntü merkezli içsel sistemini geliştirmemen durumunda, ilkel bir biçimde duygusal, alışkanlığa dayalı ve anın detaylarında kaybolmaya meyilli eski bilinç alışkanlıklarını kullanmaya devam edersin. Tekrar tekrar aynı ya da benzer olayları yaşar durusun... Son derece keyifli başlayan kahve faslından da, neden bile olduğunu anlayamadan sıkıntıyla somurtmaya geçersin.
Geçmiş yerine geleceğe odaklanmaya, geleceğindeki olumlu seçeneklere odaklanmaya, geleceğini yeniden yazmaya ne dersin? Küçük bir sır daha, hayallerine engel olan tek şey geçmiş alışkanlıklarından ve ulaştığın sonuçlarından kalma “şüphe”dir. Hayalinden şüphe etme, acaba deme lütfen. Her şüphe seni hayalinden biraz daha uzaklaştırır çünkü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder