25 Haziran 2016 Cumartesi



KENDİNLE BARIŞMAK


Gözlerinde kızgınlık ve pişmanlık vardı. Kızarmıştı sanki sanırım ağlamıştı. İnsanın en korkunç davranışı kendine olandır. Herkesi kayırır, korur, kollar ama iş kendine geldi mi yapmaz, yapamaz. İşte O’da insanoğlunun yüzyıllardır yaptığını yapıyor ve kendine kızıyordu hem de en acımasızından. Affedemiyordu, olmuyor affedemiyordu bir türlü o zaman ki kendini. Kızgınlığı, o dönemin kişilerinden çok kendineydi... Sürekli kendini suçluyor istemediği bir durumda uzun süre kalmasını anlamıyordu bir türlü. Hayatının bu kısmını biliyordum. Anlatmıştı, içini acıtan tek şeyin bu olduğunu söylerdi hep, biliyordum.

Merak ettiğim neyin bu konuyu tetiklediği idi. Öyle ya hayatımızda unuttuğumuzu veya barıştığımızı sandığımız konuların benzerleri yine çıkabilirdi karşımıza. Eğer halledilmişse o konu gelir geçerdi sadece, hiç bir şeyi tetiklemezdi. Ancak üstü kapatılmış veya ruhumda temizlik yapıyorum ben ayağına, halının altına süpürülmüş ise o mevzular, günü geldiğinde misliyle dikilirdi karşına. Uzun zamandır lafını etmiyordu, konuyu çözdü mü kafasında yoksa yok mu sayıyordu bilmiyordum, O konuşmadan konuya girmeyi de ben istemiyordum. Bu konunun onun yumuşak karnı olduğunun çok farkındaydım.  Ve şimdi gördüğüm, halının altındakilerin daha da küflenmiş daha da kararmış haliyle ortaya çıktığıydı.

Canım benim ne kadar da masum ve kırılgandı. Aslında her birimizin olduğu en saf asıl hal gibi... Aslının o beyaz o altın ışıltısı yerini kör karanlığa bırakmıştı...

Kendimi her affetmediğim gün daha çok batıyorum karanlığa dedi. Öyle hissediyorum dedi. Neden affetmekte bu kadar zorlandığımı da anlamıyorum. Biliyorum ki uzun zaman önce idi, biliyorum ki herkes hayatına kaldığı yerden devam etti ediyor, biliyorum ki bu ağırlığı taşımanın bana faydası yok ve en önemlisi de  affetmediğim her gün yolumda duran kocaman bir kaya sanki önümü görmemi engelliyor. O kocaman kaya, yeni tanıdığım ve belki hayatıma alacağım kişilerinde önünü kesiyor. Anlıyor musun, hem kendime hem başkalarına kötülüğüm.

Kendime neden bu kadar kızgın olduğumu merak ediyorsun değil mi, ne oldu diyorsun. Yepyeni olasılıklar çıkıyor karşıma, yepyeni taptaze. Belki beni başka ufuklara götürecek belki bana yepyeni deneyimler kazandıracak olasılıklar. Her biri muhteşem ve beni heyecanlandıran. Ben ne yapıyorum bunların karşısında dersin? Önce kaçıyorum sonra pişman oluyorum. Önce sesleniyorum sonra cevabını beklemeden gidiyorum. Yani omzumdaki o yük ile ben ne yaptığımı bilmiyorum. Bunun hala olmasına izin verdiğim içinde kendime kızıyorum. Kızıyorum hala orada olmama, hala orada takılıp kalmama.

Kızgın ıslak gözlerine baktım, senin hangi tarafını beslediğini bulmak gerekiyor belki dedim. Durduk yere sarılmayız bir şeye. Günlük hayat içinde farkında olsak da olmasak da takılıp kaldıklarımız bizim bi taraflarımızı besler. Acıdan besleniyorsun desem mesela sana belki kızarsın bana ama işin gerçeği budur. Bırakamıyorsan bir şeyi veya kişiyi mutlaka senin kendinde eksik olarak gördüğün birşeyi besliyordur. Olan budur.

Ve affetmekten başka seçeneğin yok diye ekledim. Bunu Onun için yapmayacaksın, bunu kendin için yapacaksın. Zaten affetmek bunun için kolay değildir, o andaki kendini affetmek o andaki kendinle hesaplaşıp barışmandır aynı zamanda. Bir sürü sen var, neredeyse bir stadyum dolusu kadar. Doğduğun andan bugüne dek yaşadığın ve mıh gibi ruhuna saplanan her an, senin bedeninde vücut bulmuş haliyle duruyor. Kimini biliyorsun kiminden haberin yok. Ama hepsi orada. İlk tokatını yediğin sen orada şefkat bekliyor, sevgilinin terkettiği sen orada sevgi bekliyor, hasta olan sen orada ilgi bekliyor. Orada o kadar çok sen var ki, hem birbirinden bağımsız Sen'ler hem de  hepsi bir tek Sen.

Nasıl barışacağım bu kadar Ben ile diyorsan cevabı basit. Tüm parçalarınla barışıp kucaklaşmaya niyet et. Evrende her şey niyet üzerine dönüyor. Aklına gelen tüm parçalarına her geldiklerinde teşekkür et, artık o an’a ve duygularına ihtiyacının olmadığını söyle, sevgini ver kucaklaş ve barış. İnan bana her bir kucaklaşma seni hafifletecek.

Ve yeni bir dünyaya kendini yeniden doğurabileceksin.

Kendi zamanını yeniden başlatabileceksin.

Gülümsedi... Uzun zamandır gördüğüm en güzel gülümsemeydi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GİTME Bİ YERE Tanıştığımızda yazın ilk ayıydı. Küçük bir odada kalorifer peteğinin önünde masmavi bakıyordun bana.         ...