KENDİNLE BARIŞMAK
Gözlerinde kızgınlık ve pişmanlık vardı. Kızarmıştı sanki
sanırım ağlamıştı. İnsanın en korkunç davranışı kendine olandır. Herkesi kayırır,
korur, kollar ama iş kendine geldi mi yapmaz, yapamaz. İşte O’da insanoğlunun
yüzyıllardır yaptığını yapıyor ve kendine kızıyordu hem de en acımasızından.
Affedemiyordu, olmuyor affedemiyordu bir türlü o zaman ki kendini. Kızgınlığı,
o dönemin kişilerinden çok kendineydi... Sürekli kendini suçluyor istemediği
bir durumda uzun süre kalmasını anlamıyordu bir türlü. Hayatının bu kısmını
biliyordum. Anlatmıştı, içini acıtan tek şeyin bu olduğunu söylerdi hep,
biliyordum.
Merak ettiğim neyin bu konuyu tetiklediği idi. Öyle ya hayatımızda
unuttuğumuzu veya barıştığımızı sandığımız konuların benzerleri yine çıkabilirdi
karşımıza. Eğer halledilmişse o konu gelir geçerdi sadece, hiç bir şeyi
tetiklemezdi. Ancak üstü kapatılmış veya ruhumda temizlik yapıyorum ben
ayağına, halının altına süpürülmüş ise o mevzular, günü geldiğinde misliyle
dikilirdi karşına. Uzun zamandır lafını etmiyordu, konuyu çözdü mü kafasında
yoksa yok mu sayıyordu bilmiyordum, O konuşmadan konuya girmeyi de ben
istemiyordum. Bu konunun onun yumuşak karnı olduğunun çok farkındaydım. Ve şimdi gördüğüm, halının altındakilerin daha
da küflenmiş daha da kararmış haliyle ortaya çıktığıydı.
Canım benim ne kadar da masum ve kırılgandı. Aslında her
birimizin olduğu en saf asıl hal gibi... Aslının o beyaz o altın ışıltısı yerini
kör karanlığa bırakmıştı...
Kendimi her affetmediğim gün daha çok batıyorum karanlığa
dedi. Öyle hissediyorum dedi. Neden affetmekte bu kadar zorlandığımı da
anlamıyorum. Biliyorum ki uzun zaman önce idi, biliyorum ki herkes hayatına
kaldığı yerden devam etti ediyor, biliyorum ki bu ağırlığı taşımanın bana
faydası yok ve en önemlisi de
affetmediğim her gün yolumda duran kocaman bir kaya sanki önümü görmemi
engelliyor. O kocaman kaya, yeni tanıdığım ve belki hayatıma alacağım
kişilerinde önünü kesiyor. Anlıyor musun, hem kendime hem başkalarına kötülüğüm.
Kendime neden bu kadar kızgın olduğumu merak ediyorsun değil
mi, ne oldu diyorsun. Yepyeni olasılıklar çıkıyor karşıma, yepyeni taptaze. Belki
beni başka ufuklara götürecek belki bana yepyeni deneyimler kazandıracak
olasılıklar. Her biri muhteşem ve beni heyecanlandıran. Ben ne yapıyorum
bunların karşısında dersin? Önce kaçıyorum sonra pişman oluyorum. Önce sesleniyorum
sonra cevabını beklemeden gidiyorum. Yani omzumdaki o yük ile ben ne yaptığımı
bilmiyorum. Bunun hala olmasına izin verdiğim içinde kendime kızıyorum.
Kızıyorum hala orada olmama, hala orada takılıp kalmama.
Kızgın ıslak gözlerine baktım, senin hangi tarafını beslediğini
bulmak gerekiyor belki dedim. Durduk yere sarılmayız bir şeye. Günlük hayat içinde
farkında olsak da olmasak da takılıp kaldıklarımız bizim bi taraflarımızı
besler. Acıdan besleniyorsun desem mesela sana belki kızarsın bana ama işin
gerçeği budur. Bırakamıyorsan bir şeyi veya kişiyi mutlaka senin kendinde eksik
olarak gördüğün birşeyi besliyordur. Olan budur.
Ve affetmekten başka seçeneğin yok diye ekledim. Bunu Onun
için yapmayacaksın, bunu kendin için yapacaksın. Zaten affetmek bunun için
kolay değildir, o andaki kendini affetmek o andaki kendinle hesaplaşıp
barışmandır aynı zamanda. Bir sürü sen var, neredeyse bir stadyum dolusu kadar.
Doğduğun andan bugüne dek yaşadığın ve mıh gibi ruhuna saplanan her an, senin
bedeninde vücut bulmuş haliyle duruyor. Kimini biliyorsun kiminden haberin yok.
Ama hepsi orada. İlk tokatını yediğin sen orada şefkat bekliyor, sevgilinin terkettiği sen orada sevgi bekliyor, hasta olan sen orada ilgi bekliyor. Orada
o kadar çok sen var ki, hem birbirinden bağımsız Sen'ler hem de hepsi bir tek Sen.
Nasıl barışacağım bu kadar Ben ile diyorsan cevabı basit.
Tüm parçalarınla barışıp kucaklaşmaya niyet et. Evrende her şey niyet üzerine dönüyor.
Aklına gelen tüm parçalarına her geldiklerinde teşekkür et, artık o an’a ve
duygularına ihtiyacının olmadığını söyle, sevgini ver kucaklaş ve barış. İnan
bana her bir kucaklaşma seni hafifletecek.
Ve yeni bir dünyaya kendini yeniden doğurabileceksin.
Kendi zamanını yeniden başlatabileceksin.
Gülümsedi... Uzun zamandır gördüğüm en güzel gülümsemeydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder