1 Eylül 2015 Salı


KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM


Hatırlayalım ne demiştik farkındalık için; farkettiklerini yaşamının bir parçası haline getirdiğin zamanın adıdır.

Sistem, varoluş o kadar mükemmel şekilde işler ki, tamam ben öğrendim artıkın, dediğin şeyi getirir önüne, bak bakalım gerçekten olmuş mu der, sınar yani seni ya da sen kendini sınarsın gerçekten farkettiğin şey farkındalığın olmuş mu yaşamının doğal bir parçası olmuş mu diye...

Benim hikaye de böyle başladı. Birçok yazımda belirttiğim gibi kendimi en eğitmeye ayırdığım alan sağlık. Eskiden daha sık yoklardı, zaman ilerledikçe yoklama sıklıkları azalıyor lakin bitmiyor, demek ki dersim de bitmedi henüz.

Kardeşlerimden biri, ki doktordur kendileri, ileri alerji reaksiyonlar gösteriyor, hani şu yanında iğne ile dolaşanlardandır kendisi. Bir kez elma yiyordu, her zaman yediği elmalardan biriydi ve birden “abla benim hemen hastaneye gitmem gerek, reaksiyon başladı” dedi. Ve bunu dediği an kızarmaya başladı vücudu. O zamanlar Ankara’da idik, hemen eve yakın olan Bilkent’teki hastaneye gittik ve iğnesini oldu, normale döndü. Sonra, oğluna yani yeğenime alerji teşhisi kondu falan derken, sürekli alerjiler hakkında ya dinlerken ya konuşurken buldum kendimi. Sadece dinlesem ya da konuşsam iyiydi, bu eylemlerime korku ve şüphe eşlik ediyordu ya bana da olursa diye.

Korku, frekansı çok yüksek bir duygu enerjisi, gerçekleştirme gücü etkin ve çabuk olanlardan tıpkı sevgi gibi. Biz insanevlatları, sevgiyle düşünmek kurgulamak yerine, korkuyla düşünüp şüphe ile kurgulamayı daha çok tercih ediyoruz. Sonra da bunlar niye başıma geliyor diyoruz. Niye gelmesin ki sen çağırıyorsun sonuçta. Tıpkı benim birkaç gün önce çağırdığım alerji gibi.

Son birkaç yılımın güncel konusu olan alerji ara ara gelirken önüme ve ben devam ederken hayatıma, bu korkumun varlığını kabul edip şifalandırmak yerine yani değiştirip dönüştürmek yerine yokmuş gibi davranmayı seçtim. Oysa tüm varlığı ile orada duruyordu ve ilk fırsatta da gösterdi yüzünü. Geçtiğimiz hafta bir arkadaşımla, çok bilinen bir kebapçıya gidip, meze ağırlıklı sipariş verdim. Pek lezzetli değildi gelenler ama bendeniz elbette yedim. Hiçbirşeyim yoktu, gayet iyiydim. Evime geçtiğimde yüzümü temizlerken yüzümün kabardığını gördüm hani şu bebeklerde olan isilik gibi. Durmadım üzerinde, temizledim ve uyudum. Sabah kalktığımda sol yanağım tamamen, sağ yanağımsa ara ara kabarmıştı. Yine üzerinde durmadım. Sonra gün içinde kabarmalar tüm yüzüme ve omuzlarıma özellikle lenf yoksunu sağ koluma doğru yayıldı. Bu esnada olandan çok altındakini görmeye odaklanmıştım. Çünkü artık vücudumuzun her bir zerresinin, bir sebep dolayısı ile tepki verdiğini biliyorum. Bunu düşünürken alerji olmaktan ne kadar ürktüğümü ve bu durumun hayat kalitemi ne kadar düşüreceğini düşündüğümü farkettim. Akşam evime gittiğimde aynada bakarken kendime “evet sevgili Seval, bunu sen yarattın korku dolu düşüncelerin ile, şimdi de yine sevgi dolu düşüncelerin ile şifalandırmalısın” dedim. Sakin ve farkında olmaya çok özen gösterdim her bir anımın her bir düşüncemin. Evde tamamen sessizlik hakimdi, Hayyam bile anlamış gibi koltuğun köşesinden hiç kalkmadı. Önce bunun altındaki sebebi anlamaya niyet ederek meditasyon ardından, şifa seansımı yaptım. Kızarık ve kabartılarda değişiklik yoktu ancak ben kendimi çok daha iyi hissettim ve daha da önemlisi bedenime karşı çok daha güven duydum.

Sıkıntı burada aslında. Bedenlerimiz mükemmel işleyen birer fabrika gibi, güçlü ve çoğu kez kendini yenileme gücüne sahip. Karanlık ve şüpheci düşünce ve davranışlarımızla o kadar çok kirletiyoruz ki o bakirliği, ancak aydınlık yanımız feryat edince anlıyoruz ne yaptığımızı. Her şeyden önce bedenlerimize güvenmeliyiz, onun iyileşme sürecine saygı duymalı, bize söylediklerine kulak vermeliyiz. Geçenlerde bir arkadaşım, oldukça stresli olduğu bir yaz mevsiminde, soğuk algınlığından zatürreye geçiş hikayesini anlatırken “ben o aralar eşime sürekli dağa çıkalım, ormana gidelim diyordum, buna ihtiyaç duyuyordum” dedi ve ekledi “zatürre teşhisi konulunca anladım, bedenim söylüyordu aslında temiz havaya stressiz bir ortama ihtiyacım olduğunu, ben yeterince dinlememiştim” dedi.

Budur aslında tüm mesele, bizler bedenimizi dinlemeyi unuttuk, uyarı verdiğinde duymayı bilemedik. Bedenlerimizin mükemmelliğine, onarıcı gücüne, bilen tarafına ezcümle bedenimize, dış giysimize güvenmeyi unuttuk. Zihin sandık herşeyi, yarattığımız illüzyonlara inandık, korkularımızla besleyip büyüttük, hasta ettik ve hala ediyoruz o güzelim bedenleri...

Hatırlarsan daha önce de bahsetmiştim, düşüncelerden yayılan enerji frekansının ne kadar etkili ve dönüştürücü gücü olduğundan. Ne düşünüyorsan onu yaşıyorsun. Hasta olacağım diye korkuyorsan geliyor o hastalık, bana geldiği gibi. Bu süreçte, tüm olanları zihnimle değilde ruhumla, özümle anlamaya hissetmeye gayret ederek geçirdim. İlk adım korkuyu anlayıp kabullenmekti, zira reddettiğin her duygu her düşünce büyüyerek çoğalarak geri döner sana. Varsa var, evet benim bu tarafım da var ve bu tarafımı da kabul ediyorum demek, ruhsal tekamül için önemli bir adım.

İki gün kadar sonra doktora gittim, ufak bir alerjik reaksiyon gösterdiğimi, önemli bir durum olmadığını, ilk tedavi olarak kortizonsuz bir reçete vereceğini söyledi. Üç günlük antihistaminik tablet ile yüzüme ve omuzlarıma süreceğim jeli alarak başladım tedavime. Bedenime ilaç tedavisi uygularken, ruhumu ve dolayısıyla fizik bedenimi de besleyecek şifa seanslarıma da devam ettim.

Sonuç; iyiyim, geçti.

Öğrendiğim; korkularını besleme, yüzleş kabul et ve dönüştür.

Unutma sevgili okuyan, her düşüncen misliyle sana dönüyor, şu an ne geçiyor zihninden? 

3 yorum:

  1. Bugün geçireceğim ufak bir ameliyattan hatta ameliyat diyerek kendimi daha fazla korkutmak istemiyorum , operasyoncuktan çok korkuyorum. Aslında operasyından değilde sonrasında oluşacak şişlikten ve bunun uzun sürmesinden korkuyorum. Günlerdir bloğunuzu okuyorum sizinde nasıl herşeye pozitif ve sevgiyle baktığınızı biliyorum. Sizin gibi bakıp pozitif olarak kendimi motive etmeyi istiyorum, olumlu düşüncelerle yaklaşıp korkuyla kötüyü çağırmak istemiyorum. Ama yapamıyorum, korkuyorum ! Ben o pozitif sevgi dolu kalbinizden bol bol pozitif enerji istiyorum. Ben yapamıyorum sizden istiyorummm =)

    YanıtlaSil
  2. Oluduklarım beni birşeyler öğrendim bildiğim ama önemsemediğim gücüne inanmaya zorlandığım şeyler. Tümünü heyecanla okuyorum yazıların. Ve uygulama aşamasına geçmek için heyecanlıyım. Kendi dualarıma inançsızlığım varmış benim. Şimdi olma olasılığının sadece bana bağlı olduğunu bildim okudum inanmayı seçtim. Ve öyle de oldu inşallah

    YanıtlaSil
  3. Şu an zihnimden geçen şey okudukça huzur dolup rahatlıyorum

    YanıtlaSil

GİTME Bİ YERE Tanıştığımızda yazın ilk ayıydı. Küçük bir odada kalorifer peteğinin önünde masmavi bakıyordun bana.         ...