BEBEK
Bir ay kadar önce teyze olacağımı öğrenmiştim. Bu sabah ise
beni teyze yapacak bebişin kalbinin atmadığını...
Henüz evden çıkmamıştım, çoğu sabah olduğu gibi evimin en
sevdiğim yeri olan balkonda kahvaltımı yapıyordum Hayyam ile. Telefondaki üzgün
ses verdi haberi. Telefonu kapadığımda kahvaltı artık bitmişti, devam etmeyi istemedi
midem, kendiliğinden doydu.
Gelmemeye karar vermişti ufaklık. Başta annesi babası olmak
üzere hepimizin heyecanla beklediği, isimler bulmaya çalıştığı bebiş gitti. “Herşey
olması gereken zamanda ve şekilde olur” düsturumdur benim. O yüzden ölene,
gidene, olmayana bu gözle bakarım. Olanın “olması gereken” olduğuna inanırım. Bu
tarafından baktığımda, bu kadarlık enerji akışına ihtiyaç duyan o güzel ruhu
selamlıyorum. Kardeşimle aralarındaki anlaşmaya sadık kalarak olması gerektiği
kadar vücudunda kaldı, enerjilerini paylaştılar ve vakti geldiğinde gitti.
Belki karmasını tamamlayacak o kadarlık enerjiye ihtiyacı
vardı, belki kardeşimin deneyiminin önemli bir parçası olmayı seçmişti, belki
kardeşimin enerjisinin yükselmesi için o kadarlık bir akışa ihtiyacı vardı...
Aralarındaki anlaşma her ne ise olmuştu bu sabah. Ruhları bunun bilincinde ve
anlaşmanın yerine getirilmesinin sevincindedir ama insan tarafı acı çekiyor. Doğal
olarak acı çekiyor, kucağına alamadığı bebeğinin ardından gözyaşı döküyor...
Her bir kayıp, acısının yanında öğreticidir aynı zamanda,
öğretir. Sakinleşildiği ilk anda olanın ne anlatmaya çalıştığını duymak gerek
ruh kulağı ile. Her olanın mutlak suretle bir sebepten kaynaklandığının
farkındalığı ile görmek gerek... öfkenin, kızgınlığın, suçlu aramanın
faydasızlığını bilerek olanı olduğu gibi kabul edip anlamak gerek. Her zaman
söylendiği gibi yine hatırlatma fayda var, her ne yaşıyorsak kendimiz
yaratıyoruz. Evet en kötüsünü de en iyisini de biz yaratıyoruz. O yüzden her
daim yaydığımız enerjinin, dengede olup olamadığımızın farkında olmak gerek...
Abla olarak duygularıma gelince... . İlk heyecanı hayal
kırıklığına dönüşen canımın içine, nasıl yardımcı olabilirim aslına bakarsan
bilmiyorum... Bu durumda ne söylenebilir ki? Hangi kelime ya da cümle şifa
olabilir? En iyisi zamana bırakmak.. yoksa ne söylenirse söylensin, ne
yapılırsa yapılsın acı çekeceğini biliyorum... yasını yaşaması gerekecek, doğru
olanı da bu, yaşamalı yasını hüznünü... İçi acıyan, üzülen, çok üzülen ablası
olarak, onun yanında olmak istedim, elini tutmak, sıkı sıkı sarılmak istedim. Ablası
olarak tek bildiğim, yanında olmak istediğim... onun iyi olduğunu bilme
isteğim... Güldüğünde yüzünde kaybolan ışıl ışıl gözlerinin yeniden parladığını
görme isteğim...