Kendi Ruhuna, Bütünlüğüne Teslim Ol
Bütünlük... bütün olma... bütün... benim tüm hallerim, benim
tüm veçhelerim, benim tüm oluşlarım...olacak olanlarım, olmuş olanlarım... bir
başka bütünün tamamlayıcısı olan bütünlüğüm... fiziksel dünyada ki fiziksel etkileşimler
ve arazlarım nedir? Kendim olmaktan ya da olamamaktan geçendir.
O halde odak “kendim olmak” olmalıdır. Kendin olmak önemli,
mış gibi yapmadan hakikaten olduğun gibi olmak ve kendini olduğun halinle ifade
etmek önemli, çünkü varoluşunu anlatma gösterme yöntemin bu.
Geçenlerde rasladım bir kaç yerde; 2017 “kendin olma” yılı
imiş. O halde buna da biraz kafa yormak, bunu biraz düşünmek gerek.
Devam edeyim; çoğumuz mış gibi yapıyoruz, yapıyoruz bunu,
yaptığımızda karşımızdaki anlamıyor sanıyoruz, anlaşılıyor. Zira bu, sözle
olandan ayrı, bu bir vücut ve enerji dili. O, mış gibilerin hepsinin yaydığı
müthiş bir enerji var, biliyorum çünkü zamanında fazlasıyla yaydım kendilerini J
Artık biliyorum ki ret işe yaramıyor aksine o duygu durum
vs. her neyse daha da güçleniyor. E ne yapacağım o zaman, mış gibi yaşayan beni
önce kabulleneceğim. Tabi kendin olmak, tamamıyla ve bütünüyle kendin olmak
sadece mış gibi yapmaktan ibaret değil. Devamında sırlar var mesela veya
korkular... bence insanoğlu ve insankızının kendisi gibi olamamasının en büyük sebebi
ne biliyor musun? Sevilmeme korkusu... "olduğum gibi davranırsam, konuşursam
velhasıl yaşarsam beni sevmeye devam eder misin" sorusunun ardında gizli tüm korkular. Tüm kusurlarım ve günahlarımla
ve gölge yanlarımla beni sever, ister misin? Olduğundan farklı davranmak ve
konuşmak ve bazen de susmak, işte tüm bu endişelerden sonra gelişiyor. Geliştiriyoruz
çünkü sevilmek istiyoruz, ölesiye sevilmek..
Oysa ilk soru ben kendimi olduğum halimle, kendi halimle seviyor muyum olmalıydı.
Bunun söylendiği, anlatıldığı kadar basit bir mevzu olmadığını düşünüyorum. Kendimi seviyorum kendimi seviyorum kendimi seviyorum diyerek olumlama yaparak kendini sevdiğini zannetmek gibi.. Elbet olumlamaların etkisi var ancak bence kök sebebe gidişin yolu bu değil. Burada ki doğru soru ne olabilirdi? Kendimi olduğum halimle sevmeme engel olan ne olabilirdi? Ne olabilirdi ki beni benden gizlemeye sebep olacak? kendime dahi itirafta zorlandığım neydi? Sormamız gerekenler bunlar..
Oysa ilk soru ben kendimi olduğum halimle, kendi halimle seviyor muyum olmalıydı.
Bunun söylendiği, anlatıldığı kadar basit bir mevzu olmadığını düşünüyorum. Kendimi seviyorum kendimi seviyorum kendimi seviyorum diyerek olumlama yaparak kendini sevdiğini zannetmek gibi.. Elbet olumlamaların etkisi var ancak bence kök sebebe gidişin yolu bu değil. Burada ki doğru soru ne olabilirdi? Kendimi olduğum halimle sevmeme engel olan ne olabilirdi? Ne olabilirdi ki beni benden gizlemeye sebep olacak? kendime dahi itirafta zorlandığım neydi? Sormamız gerekenler bunlar..
Kusurlarımız zayıflığımız bizim... Zayıflığımız da
kusurlarımız... zayıf olmak istemiyoruz, güçsüz görünmek istemiyoruz, bunu bir
çok düzlemde farklı farklı yaşıyor, yaşatıyoruz... Kendime olan inancım tam
olduğu sürece, kendi bütünlüğüme olan inancım tam olduğu sürece, kendi
varlığıma kendi kaynaklarıma inancım ve güvenim tam olduğu sürece hangi korku
endişe hangi duygu durum ya da kişi olabilirdi önümde engel? Sadece ben...
başkası değil sadece ben... Öyle ise öncelikle hatırlamam ve kendime sık sık
hatırlatmam gereken şey bütünlüğümdü, kend öz kaynaklarımdı, ruhumdu,
enerjimdi, varlığımdı...
Konuya dönecek olursak, konunun özü kendine inanmak ve güvenmekten
geçiyor. Tam ve bütün olma halini hatırlamaktan ve bu yaşamda uygulamaktan...
Öğreniyoruz hep birlikte J
Zaten zaman bildiklerini uygulama, yaşama dökme zamanı...
tezahürler bile bunun için hızlanmadı mı? Zaman kendin olma, kendini yaşama,
kendini ifade edebilme zamanı... Zaman, anlatma gösterme zamanı değil, olma
zamanı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder